21 Şubat 2013 Perşembe

Antonio Meucci ve Hazin Hikayesi

  
Alexander Graham Bell-1876
    Bir önceki yazımızda bir cinayetten bahsetmiştik ama bu yazımızda çok değişik bir konuya değinmek istedik. Lafı daha fazla uzatmadan direk konuya geçelim istiyorum.
   Öncelikle beni bu konuyu araştırmaya teşvik eden sitenin wikipedia olduğunu söylemeliyim. Bu konu wikipedia da bile yer almaktadır. 
http://en.wikipedia.org/wiki/Alexander_Graham_Bell  veya  http://tr.wikipedia.org/wiki/Alexander_Graham_Bell 
   İlkokulda telefonu icat edenin Alexander Graham Bell olduğunu öğrenmiştik. Dünyanın büyük bir çoğunluğu tarafından da bu böyle bilinir. Ama aslında bu böyle değil. Umarım bu yazıdan sonra siz de bilinçlenerek bu hikayeyi başkalarına da anlatırsınız.
   Graham Bell'in zamanında yaşanan Antonio Meucci'nin hazin öyküsü;


Telefonun Öncüsü
"Westfield" buharlı gemisindeki çalışmaları sırasında, geminin patlayan kazanından bir mucize eseri kurtulmuş ve uzun süre hastanede yatmak zorunda kalmıştı. Felçli eşi, bu süre zarfında yaşamını sürdürebilmek için, evlerinde ne varsa bir eskiciye satmıştı. Meucci'nin tüm icatları da satılanlar arasındaydı. Hastaneden çıktıktan sonra Meucci eskiciyi buldu ancak "teletrofono"su kimliğinin açıklanmasını istemeyen genç bir adama satılmıştı. Bugüne kadar ne o adam, ne de icat bir daha ortaya çıkmadı. Antonio Meucci, icadının çalınabileceği endişesiyle Patent Enstitüsü'ne başvurdu. Ancak, bugünkü karşılığı 250 ABD Doları olan parayı verememişti. Yine de cihazın çalışır bir örneğini ve çalışma prensiplerini anlatan bir yazı ile bir yıl süreyle icadını koruma altına almayı başarabilmiş (28 Aralık 1871), 1872 ve 1873'de de bir yıl uzatma alabilmişti. Fakat takip eden yıllarda, bunu bile sağlamakta başarısız olmuştu.
Anthony Meucci'nin ilk telefonu
Bir yandan icadını geliştiriyor, daha uzun mesafeli denemeler gerçekleştiriyor, bir yandan da finans desteği arayışlarını sürdürüyordu. Western Union Telgraf Şirketi Başkanı Edward B.Grant, tüm başvurularını vakti olmadığı gerekçesiyle reddetmişti. Western Union'a yapmış olduğu teklifte cihazın adını "konuşan telgraf" olarak tanımlamıştı. Meucci, 1874'de Patent Enstitüsü'nden iadesini istediği icadını, "kaybolduğu" gerekçesiyle geri bile alamamıştı. Sadece ülkemize mahsus diye düşündüğümüz bir olay; Amerika'da, hem de o tarihte gerçekleşmişti.
Daha sonra yapılan resmi araştırmalar; Patent Enstitüsü çalışanları ile Bell şirketi arasındaki yasadışı alışverişi belgelediler.
Teletrofono
1876 yılında Alexander Graham Bell, tam olarak telefonu tarif etmeyen ancak, Meucci'nin icadına çok yakın bir icad için patent alıyordu. Western Union da, 17 yıl geçerli ve elde edilecek karın %20'sini kendi şirketlerine alan ticari bir anlaşma ile milyonlarca Dolar'lık bir pazarın ilk ortağı oluyordu. Hemen peşinden başlayan mahkemeler, 1886'da ilginç bir noktaya geliyordu. Mahkeme; Meucci'nin ifadelerinde en ufak şüpheye yer bırakmayacak şekilde telefonun Antonio Meucci tarafından yıllar önce icat edildiği konusunda ikna oluyor ve Bell'e verilen Patent'in yeniden incelenmesini ve bu süre içinde askıya alınmasını istiyordu. Yıl 1896'yı gösterdiğinde Antonio Meucci, İtalya'da hayata veda ediyor ama onca yıl geçmesine rağmen Bell'den en ufak bir girişim gelmiyordu. 1893 yılında da, 1876'da Bell'e verilen patentin süresi doluyor ve bir daha yenilenmiyordu. Bugün halen, telefon cihazının patenti herhangi birine ait değil.
Meucci'nin Amerika'ya ilk geldiği günlerdeki en büyük destekçisi politikacı Garibaldi, Antonio Meucci'nin ölümünden sonra İtalya'da yaşadığı evi bir müze haline getirmiş ve ziyarete açmış. İşte telefonun ve Antonio Meucci'nin hazin öyküsü bu. 
Bu konuya son noktayı koyan Amerikan Temsilciler Meclisi'ne teşekkür ederiz, bizleri aydınlattılar.


Alice&Amelia

18 Şubat 2013 Pazartesi

Sylvia Likens Cinayeti: Bir Amerikan Suçu -1-

 
   Evet, başlıktan da gördüğünüz üzere, bugün sizlere tanışma yazısında bahsettiğimiz cinayeti yazıyoruz. Bu yazı 3 parttan oluşacak. Ayrı ayrı yazmak hem bizim daha az yorulmamızı sağlar, hemde sizin uzun bir yazıyı okuyarak sıkılmanızı engeler. Neyse, öncelikle bu olay nedir? Sylvia Likens kimdir? Ondan başlayalım. 

SYLVİA LİKENS KİMDİR?:

Sylvia Likens (d.03.01.1949 - ö.26.10 1965) Indiana'lı bir cinayet kurbanıdır. Gertrude Baniszewski, Gertrude'un çocukları ve mahalleden diğer çocuklar tarafından öldürülmüştür. Cinayet ile ilgili filmler de çekilmiştir.

OLAY NASIL OLDU?:


Sylvia'nın anne ve babası karnavalda çalışıyorlardı. Sylvia ve kardeşi Jenny'i Baniszewski'ye haftada 20 dolar karşılığında onlara bakması için bırakmıştır. Banizsewski, o sıralarda başarılı olamadığı evliliği yüzünden depresyondaydı, ve hıncını kızlardan onları döverek ve kırbaçlayarak çıkarırdı. Daha sonra, Gertrude, onu şeker çalmakla suçlayarak, (ki Sylvia bunu yapmamıştır) bir erkek arkadaşı olduğunu iddia ederek onu aşağılamaya başlamıştır. Paula Banizsewski de Sylvia'yı hamile olduğu iddiasıyla suçlayarak cinsel organından tekmelemiş ve aşağılamıştır, ki aslında hamile olan kişi Paula'dır, Sylvia ise otopsi sırasında yapılan testlere göre hamile değildir, daha önce hiç hamile kalmamıştır ve hamile kalması mümkün değildir. Daha sonra, Gertrude onu kızları Stephanie ve Paula'nın birer fahişe olduklarını yaydığı iddiasıyla suçladı. Bu iddialar Stephanie'nin erkek arkadaşı Coy Hubbard'ı provoke etti ve o da Sylvia'ya şiddet uygulamaya başlamıştır. Sonradan Gertrude, mahalledeki diğer çocukları da Sylvia'ya işkence etmelerine ikna ederek, çocukların Sylvia'yı sigara izmaritleri ile yakarak, Sylvia'yı kıyafetlerini çıkarmaya zorlayarak ve cinsel organına bir Coca-Cola şişesi sokarak ciddi zararlar vermelerini sağlamıştır.


Yazının devamını haftaya yayınlayacağız.


Amelia&Alice

Tanışma Yazısı



Sevgili blog okurları,

   Bugün sizlere kendimizi tanıtmak için bir yazı yazıyoruz. Öncelikle bu bloğun 2 yazarı var; Amelia ve Alice. Bu isimleri seçmemizin nedeni bazılarınızın deyişiyle "özentilik" değil, aksine anlamları.

Amelia, akıllı danışman demektir, ki bu bizim amaçlarımızdan biri. İnsanları bir nevi "aydınlatmak" bizim hedefimiz. Tabii ki dünyadaki herşeyi bilmiyoruz, bu mümkün değil. Ve evet, sizden çok şey bilmiyor da olabiliriz. Ama bilgi aynı zamanda paylaşmak için vardır. Alice'in anlamı ise " doğru sözlü" demek, yani bizim için en önemli olan şey. Burada paylaştığımız bilgi doğru olmadıkça önemli değildir.
   Ama tabii ki biz de insanız, hatalar yapabiliriz. Genellikle doğruluğundan emin olmadığımız bilgileri paylaşmamaya özen göstersek bile bazen gözümüzden kaçan şeyler olabilir. Bu koşullarda bize haber vererek doğru olan bilgiyi ulaştırırsanız, bu da bizim için iyi olur. 
  Peki bu blogda ne tür yazılar paylaşacağız? "Trajik" adı altında bulunabilecek herşeyi. Çünkü başlıktan da belli olduğu üzere, kendimize belli bir kategori koymadık. Genelde hedeflerimiz, cinayetler, ilginç olaylar, gizli örgütler ve bilinmeyen daha birçok konu paylaşmak. İlk yazımızda  size 1965'te Indiana, ABD'de işlenen korkunç bir vahşetten söz edeceğiz. Bize sormak istediğiniz bir soru, hakkında yazı yazmamızı istediğiniz bir cinayet, olay vb. varsa yorum olarak yazabilir, veya bize özel olarak ulaşmak isteseniz trajikolaylar@gmail.com adresine e-mail atabilirsiniz. İlginiz için teşekkür ederiz.


Amelia&Alice